istemez

listen to the pronunciation of istemez
Турецкий язык - Английский Язык

Определение istemez в Турецкий язык Английский Язык словарь

ister istemez
needs
ister istemez
of necessity
ister istemez
as soon as
ister istemez
willynilly
ister istemez
willingly or unwillingly
ister istemez
perforce
ister istemez
willy-nilly
ister istemez
nolens volens
ister istemez
necessarily

It won't necessarily be easy. - İster istemez kolay olmayacak.

I don't necessarily trust translations. - İster istemez çevirilere güvenmiyorum.

iste
{f} like

Would you like some coffee? - Biraz kahve ister misin?

Would you like coffee or tea? - Çay veya kahve ister misin?

iste
require

Reservations are required. - Rezervasyon isteniyor.

Playing the violin requires much practice. - Keman çalmak çok pratik ister.

iste
(Bilgisayar) request

My boss refused my request for a raise. - Patronum zam isteğimi reddetti.

The request became a hot political issue in the presidential campaign. - İstek başkanlık kampanyasında sıcak bir siyasi sorun haline geldi.

iste
(Bilgisayar) pull
iste
adjure
iste
{f} willed
iste
{f} required

I would like to but I have a required course tonight. - İsterim ama bu gece gerekli bir kursum var.

Reservations are required. - Rezervasyon isteniyor.

iste
{f} appealing
iste
{f} requested

Tom has requested my assistance. - Tom yardımımı istedi.

Mary requested a raise from her boss. - Mary patronundan bir zam istedi.

iste
{f} craving

I have some cravings. - Benim bazı isteklerim var.

iste
adjure to
iste
covet
iste
crave
iste
want to

I don't want to identify myself with that group. - Bu grupla kendimi tanıtmak istemiyorum.

I don't want to see your faces. - Yüzlerinizi görmek istemiyorum.

iste
call for

Why didn't Tom call for help? - Tom neden yardım istemedi?

Tom heard Mary call for help. - Tom Mary'nin yardım istediğini duydu.

iste
{f} willing

An astute reader should be willing to weigh everything they read, including anonymous sources. - Akıllı bir okuyucu, anonim kaynaklar dahil, okudukları her şeyi tartmak için istekli olmalıdır.

He was willing to care for that cat. - O,o kediye bakmak için istekliydi.

iste
adjure to be
Görünen köy kılavuz istemez
(Atasözü) Good wine needs no bush
iste
make a request
iste
want to be
iste
desired

Dan desired to kill Linda. - Dan Linda'yı öldürmek istedi.

There remains nothing to be desired. - İstenilen bir şey yok.

görünen köy kılavuz istemez
(Atasözü) One does not need a guide to a village that's already within sight
iste
want#to
iste
adjureto
iste
coveted
iste
wantto
karşılık istemez
Don't argue./Don't talk back
yem istemez, su istemez
(Konuşma Dili) It's something which requires very little effort to maintain./It's something which doesn't give one the least bit of trouble
ütü istemez
no iron
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение istemez в Турецкий язык Турецкий язык словарь

ister istemez
Yarı gönüllü olarak, biraz mecbur olarak
ister istemez
Zorunlu olarak, elinde olmadan
iste
(Osmanlı Dönemi) becü
istemez
Избранное