istemeden

listen to the pronunciation of istemeden
Турецкий язык - Английский Язык
unintentional

Sami shot Layla unintentionally. - Sami istemeden Leyla'yı vurdu.

I don't ever try to be sloppy. But I have to admit, I'm notorious for making unintentional typos. - Özensiz görünmeye çalışmıyorum asla, ama itiraf etmeliyim ki, istemeden yaptığım yazım hatalarıyla adım çıkmıştır.

accidental
reluctantly

She reluctantly went by herself. - O istemeden tek başına gitti.

grudging
unwittingly
istemeden yapılan
involuntary
istemeden olmak
want to be without
istemeden yapılan, kasıtsız
unintended, unintentional
istemeden, elinde olmadan
unintentionally, involuntarily
istemeden olma
involuntariness
istemeden yapılan
unintended
istemeden yapılan
shrinking
istemeden yapılmış
done without intention
iste
{f} like

You may choose what you like. - İstediğinizi seçebilirsiniz.

Would you like to dance with me? - Benimle dans etmek ister misin?

iste
require

Reservations are required. - Rezervasyon isteniyor.

Is there anything else you require? - İstediğin başka bir şey var mı?

iste
(Bilgisayar) request

Did you request a new desk? - Yeni bir masa istediniz mi?

My boss refused my request for a raise. - Patronum zam isteğimi reddetti.

iste
(Bilgisayar) pull
iste
adjure
iste
{f} willed
iste
{f} required

I would like to but I have a required course tonight. - İsterim ama bu gece gerekli bir kursum var.

Reservations are required. - Rezervasyon isteniyor.

iste
{f} appealing
iste
{f} requested

Tom requested my assistance. - Tom yardımımı istedi.

She requested help, but no one came. - Yardım istedi, ama kimse gelmedi.

iste
{f} craving

I have some cravings. - Benim bazı isteklerim var.

iste
adjure to
iste
covet
iste
crave
iste
want to

I don't want to see your faces. - Yüzlerinizi görmek istemiyorum.

I want to go to London. - Londra'ya gitmek isterim.

iste
call for

Why didn't Tom call for help? - Tom neden yardım istemedi?

Tom decided to call for help. - Tom yardım istemeye karar verdi.

iste
{f} willing

If anyone is not willing to work, then he is not to eat, either. - Çalışmak istemeyen, yemek de yemesin.

I assume you are willing to take the risk. - Riski almaya istekli olduğunuzu varsayıyorum.

iste
adjure to be
iste
make a request
iste
want to be
iste
desired

Dan desired to kill Linda. - Dan Linda'yı öldürmek istedi.

There remains nothing to be desired. - İstenilen bir şey yok.

iste
want#to
iste
adjureto
iste
coveted
iste
wantto
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение istemeden в Турецкий язык Турецкий язык словарь

iste
(Osmanlı Dönemi) becü
istemeden
Избранное