Sizi partiye davet etmek istiyorum.
- I'd like to invite you to the party.
Sizi bir partiye davet etmek istiyorum.
- I want to invite you to a party.
Pul koleksiyonum yok ama onu davet etmek için bir mazeret olarak kullanabildiğim Japon kartpostal koleksiyonum var.
- I don't have a stamp collection, but I have a Japanese postcard collection that I could use as an excuse to invite him.
Açılış törenine çok misafir davet etmeyi planlıyorum.
- I plan to invite a lot of guests to the opening ceremony.
Su sıcak ve davetkardı.
- The water was warm and inviting.
O havuz gerçekten davetkar görünüyor.
- That pool really looks inviting.
Mary'nin partisine davet edilen tek erkek Tom değildi.
- Tom wasn't the only boy invited to Mary's party.
Mary'nin partisine davet edilen tek erkek Tom değil.
- Tom isn't the only boy invited to Mary's party.
Beni doğum günü partine davet ettiğin için teşekkür ederim.
- Thank you for inviting me to your birthday party.
Partiye gidemem, yine de beni davet ettiğin için teşekkür ederim.
- I cannot go to the party, but thank you for inviting me all the same.
Sizi bir partiye davet etmek istiyorum.
- I want to invite you to a party.
Pul koleksiyonum yok ama onu davet etmek için bir mazeret olarak kullanabildiğim Japon kartpostal koleksiyonum var.
- I don't have a stamp collection, but I have a Japanese postcard collection that I could use as an excuse to invite him.
Wearing that skimpy dress, you are bound to invite attention.
I invite you all to be seated.
We invited our friends round for dinner.
1. I've invited Clea and Alan round for dinner on Saturday.
2. We've been invited around to David's house tomorrow night. 3. They invited us round to watch their wedding video.
1. I've invited Clea and Alan round for dinner on Saturday.
2. We've been invited around to David's house tomorrow night. 3. They invited us round to watch their wedding video.
... the invite. ...
... and you will have an invite. ...