O bizim şirketimizin altyapısına yatırım yapmak istiyor.
- She wants to invest in our company's infrastructure.
Kimse benim ülkemde yatırım yapmak istemez.
- Nobody wants to invest in my country.
Menkul kıymetlere 500.000 yen yatırım yaptı.
- He invested 500,000 yen in stocks.
Menkul kıymetlerde bir milyon yen yatırım yapabilir.
- He can invest a million yen in stocks.
Yüksek tasarruf oranı Japonya'nın güçlü ekonomik büyümesi için bir faktör olarak kabul edilmektedir.Çünkü o bol yatırım sermayesi kullanılabilirliği anlamına gelmektedir.
- A high savings rate is cited as one factor for Japan's strong economic growth because it means the availability of abundant investment capital.
Menkul kıymetlerde bir milyon yen yatırım yapabilir.
- He can invest a million yen in stocks.
Borsada yatırım yaparak bir vurgun yaptı.
- He made a killing by investing in the stock market.
We'd like to thank all the contributors who have invested countless hours into this event.
... about me for the first five minutes, and then it's, like, "Say, what are you investing in?" ...
... investing in education. ...