Larry Ewing sarhoştur.
- Larry Ewing is drunk.
Onu dün gece barda gördüm ve o gerçekten sarhoştu.
- I saw him last night in the bar and he was really drunk.
Tom sarhoş görünüyor.
- Tom looks intoxicated.
Her ikisi de sarhoştu.
- Both were intoxicated.
Sarhoş adam düz yürüyemiyordu.
- The drunken man couldn't walk straight.
Polis memuru el fenerini sarhoş adamın yüzüne tuttu.
- The officer shone his flashlight in the drunken man's face.
Sarhoş olmak istiyor musun?
- Do you want to get drunk?
Çalışanların alışkanlıklarından biri sarhoş olmak ve ertesi güne kadar sefil hayatlarını unutmak için iş gününün sonunda bir barda ya da restoranda toplanmaktır.
- One of the employees' habits is to gather in some bar or restaurant at the end of the workday to get drunk and forget their miserable life until the next day.
Tom eve sürmek için çok içkili.
- Tom is too drunk to drive home.
Tom alkollü görünüyordu.
- Tom appeared intoxicated.
Titremelerden sonraki sıcaklık bizi mest etti.
- The warmth after the chills intoxicated us.
Fahişelik, kumar, uyuşturucu madde kullanımı, sarhoşluk, düzeni bozmak ve diğer yasadışı etkinlikler kesinlikle yasaklanmıştır.
- Prostitution, gambling, the use of narcotic substances, drunkenness, disorder, and all other illegal activities are STRICTLY FORBIDDEN.
O, gerçek bir ayyaştı.
- He was a real drunkard.
Tom sokakta yatan bir ayyaşı fark etti.
- Tom noticed a drunkard lying in the street.
Alonso: And Trinculo is reeling-ripe: where should they / Find this grand liquor that hath gilded them? / How cam'st thou in this pickle?.
It's like the way it is for an alcoholic when he can't get a drink. . . . He bumps into more things now than he did when he was in the bag..
Tom will be very intoxicated by 2:30.
- Tom is going to be very intoxicated by 2:30.
Tom told Mary that he didn't think John was intoxicated.
- Tom told Mary that he thought John wasn't intoxicated.