O, kolumu sıkıca kavradı.
- She gripped my arm tightly.
Ben ona sıkıca sarıldım.
- I hugged her tightly.
Tom bana birkaç yumurta kaynattı.
- Tom boiled me some eggs.
Tom biraz su kaynattı.
- Tom boiled some water.
Kaynamış bir yumurtanın kabuğunu temiz bir şekilde nasıl çıkarırsın? Bir çeşit hile var mı?
- How do you take off the shell of a boiled egg cleanly? Is there some sort of trick?
Öğle yemeği için biraz ekmek ve bir kaynamış yumurta yedim.
- I ate some bread and a boiled egg for lunch.
Ben haşlanmış soğana dayanamam.
- I can't stand boiled onions!
Kahvaltı için haşlanmış bir yumurta istiyor musunuz?
- Do you want a boiled egg for breakfast?