Trenimiz uzun bir tünelden geçti.
- Our train went through a long tunnel.
Bu tünel onun iki katı kadar uzundur.
- This tunnel is twice as long as that one.
Onlar düşman saldırısına karşı koymak için millerce yeraltı tünelleri kazdılar.
- They dug miles of underground tunnels to resist the enemy attack.
Onların Yeni Zelanda'dadaki tüneller ile ilgili çok sayıda sorunları olduklarını duydum.
- I hear they have a lot of problems with the tunnels in New Zealand.