Bu yağmur tehdit ediyor.
- It is threatening to rain.
İftira niteliğinde, küçük düşürücü, müstehcen, uygunsuz, iffetsiz, pornografik, şiddet, suistimal, hakaret, tehdit ve taciz yorumlarına katlanılmaz.
- Slanderous, defamatory, obscene, indecent, lewd, pornographic, violent, abusive, insulting, threatening and harassing comments are not tolerated.
Bu sabah üç tane tehditkar telefon aldım.
- I received three threatening phone calls this morning.
İstasyona varmadan önce, gökyüzü tehditkar olmuştu.
- The sky had become threatening before I got to the station.
Gözümü korkutmaya çalışmanın faydası yok.
- It's no use trying to intimidate me.
Tom Mary'yi korkuttu.
- Tom intimidated Mary.
Tom zaten tehdit edici üç telefon mesajı aldı.
- Tom has already gotten three threatening phone messages.
Tom Mary'ye tehdit edici bir görüntü verdi.
- Tom gave Mary a threatening look.
Tom gece tehdit eden ruhlar tarafından çevrildiğini düşündü.
- Tom thought he was surrounded at night by threatening spirits.
Some people find interview situations very intimidating.
He's trying to intimidate you. If you ignore him, hopefully he'll stop.
... was very intimidating, because they would often push products ...