Masada renkli çiçeklerle duran beyaz bir vazo var.
- There's a white vase, with colourful flowers, standing on the table.
Ben bu düz kravatı sevmiyorum. Bana daha renkli bir tane gösterin.
- I don't like this plain necktie. Please show me a more colourful one.
Erkek tavus kuşunun renkli kuyruk tüyleri vardır.
- The male peacock has colorful tail feathers.
O kültürde insanlar renkli giyinir.
- People dress colorfully in that culture.
Bu kültürde insanlar rengarenk giyinirler.
- People dress colorfully in that culture.
Bütün rengarenk çiçeklerin güzelliklerine hayran kaldım.
- I admired the beauty of all the colorful flowers.
Bahçemiz renk renk çiçeklerle dolu.
- Our garden is full of colorful flowers.
Çiçekler parlak ve renkliydi.
- The flowers were bright and colourful.