Tom çok yoğun bir kişi.
- Tom is a very intense person.
Sanat dünyanın bildiği bireyciliğin en yoğun biçimidir.
- Art is the most intense mode of individualism that the world has known.
Bu örümceğin ısırması şiddetli ağrıya sebep olur.
- The bite of this spider causes intense pain.
O gerçekten şiddetliydi.
- That was really intense.
Yaşamlarımızı büyük sevgiden ve derin kederden daha yoğun bir şekilde yaşamayız.
- We never experience our lives more intensely than in great love and deep sorrow.
O unutkan oldu, bu onu şiddetle sinirlendirdi.
- He became forgetful, which annoyed him intensely.
An intensely private man, he kept chit-chat to a minimum.
... they're doing something awesome and intense. But then, you humiliate them and you embarrass ...
... The internet is a very intense one on one ...