Yaklaşık üç yıl süren yoğun çalışmadan sonra Tom Fransızcada çok akıcı oldu.
- Tom became fairly fluent in French after about three years of intense study.
Fırtınanın durması söyle dursun, çok daha fazla yoğunlaştı.
- Far from stopping, the storm became much more intense.
Bu şiddetli ısı sizi rahatsız ediyor gibi görünmüyor.
- This intense heat doesn't seem to bother you.
Bu kadar şiddetli ağrıyı nasıl görmezden gelebilirim?
- How can I ignore pain this intense?
Yaşamlarımızı büyük sevgiden ve derin kederden daha yoğun bir şekilde yaşamayız.
- We never experience our lives more intensely than in great love and deep sorrow.
O unutkan oldu, bu onu şiddetle sinirlendirdi.
- He became forgetful, which annoyed him intensely.
An intensely private man, he kept chit-chat to a minimum.
... However, when you need an intense one on one engagement ...
... The internet is a very intense one on one ...