ör: integrated circuit-bütünleşik devre.
İşi zevkle birleştirmek zordur.
- It is hard to combine business with pleasure.
Düşmanla savaşmak için güçlerini birleştirdiler.
- They combined forces to fight the enemy.
Tom ve Mary John'a bir hediye almak için paralarını birleştirdiler.
- Tom and Mary combined their money to buy a present for John.
Bu buzdolabının entegre buz ve su dağıtıcısı vardır.
- This refrigerator has an integrated ice and water dispenser.
Bu fabrika parçalardan bitmiş ürünlere kadar ölçünlenmiş entegre üretim sistemi kullanmaktadır.
- This factory uses an integrated manufacturing system standardized from parts on through to finished products.
Çok Fransızca kelime biliyorum ama cümle içinde bir araya getirmekte zorlanıyorum.
- I know a lot of French words, but it's difficult for me to combine them into sentences.
Bugünün modern traktörleri ve biçerdöverleri yüksek teknoloji ile donatılmıştır.
- Today's modern tractors and combines are equipped with high technology.
We integrated the new command sequence into the new release.
... been working on to integrate Google Play games services ...
... So recently in my center, we tried integrate the ...