Onun coğrafya bilgisi yetersizdir.
- His knowledge of geography is insufficient.
Yolun genişliği güvenli sürüş için yetersiz.
- The width of the road is insufficient for safe driving.
Okul olanaklarımız yabancı öğrenciler için yetersizdir.
- Our school facilities are inadequate for foreign students.
Japon edebiyatı güzelliği ve zenginliklerine rağmen, şimdiye kadar batıda yetersiz olarak bilinmektedir.
- Japanese literature, in spite of its beauty and riches, is as yet inadequately known in the West.
Japonya görünüşte içe dönük ve yetersiz uluslararası yapıya sahip olduğundan dolayı sık sık eleştirilmektedir.
- The Japanese are often criticized for being inward looking and insufficiently international in their outlook.
Fotoğraf çekmek için yetersiz ışık var.
- There is insufficient light to take pictures.