Tom içgüdülerini izledi.
- Tom followed his instincts.
Bütün hayvan türleri yaşamak için içgüdüsel dürtüye sahiptir.
- All forms of life have an instinctive urge to survive.
Sezgilerine güvenmiyor musun?
- Don't you trust your instincts?
Sezgilerinize güvenin.
- Trust your instincts.
Senin güzel yeteneklerin var.
- You have good instincts.
Hislerime güvenmem gerekip gerekmediğini merak ediyorum.
- I wonder if I should trust my instincts.
Tom içgüdüsel olarak geri çekildi.
- Tom instinctively backed away.
Bütün hayvan türleri yaşamak için içgüdüsel dürtüye sahiptir.
- All forms of life have an instinctive urge to survive.
Çocuklara ve bebeklere içgüdüsel olarak kötü davranıyorum.
- I'm instinctively bad with children and infants.
Tom içgüdüsel olarak tepki gösterdi.
- Tom reacted instinctively.
Çocuklara ve bebeklere içgüdüsel olarak kötü davranıyorum.
- I'm instinctively bad with children and infants.
İçgüdüsel olarak ne yaptığını bilme yeteneğine güveniyorum.
- I trust your ability to know what to do instinctively.
Debbie's instinct was to distrust John.
Many animals fear fire by instinct.
... Your instinct is just to play the game the way ...