Tom içgüdülerini izledi.
- Tom followed his instincts.
İyi bir vuruşcu olmak için, gevşek tutmalısın ve içgüdünü izlemelisin.
- To be a good batter, you've got to hang loose and follow your instincts.
Sezgilerinize güvenin.
- Trust your instincts.
Sezgilerine güvenmiyor musun?
- Don't you trust your instincts?
Senin güzel yeteneklerin var.
- You have good instincts.
Hislerime güvenmem gerekip gerekmediğini merak ediyorum.
- I wonder if I should trust my instincts.
Kuşlar uçmayı içgüdüsel olarak öğrenirler.
- Birds learn to fly instinctively.
Tom içgüdüsel olarak tepki gösterdi.
- Tom reacted instinctively.
Kuşlar uçmayı içgüdüsel olarak öğrenirler.
- Birds learn to fly instinctively.
İçgüdüsel olarak ne yaptığını bilme yeteneğine güveniyorum.
- I trust your ability to know what to do instinctively.
Tom içgüdüsel olarak geri çekildi.
- Tom instinctively backed away.
İçgüdüsel olarak ne yaptığını bilme yeteneğine güveniyorum.
- I trust your ability to know what to do instinctively.
Debbie's instinct was to distrust John.
Many animals fear fire by instinct.
... Your instinct is just to play the game the way ...