Ben küçük bir tartışmaya karıştım.
- I was involved in a petty argument.
Politikacılar arasındaki tüm küçük çekişmelerden bıktım.
- I'm sick and tired of all the petty squabbling among politicians.
Tom ufak tefek, değil mi?
- Tom is petty, isn't he?
Tom ufak tefek, değil mi?
- Tom is petty, isn't he?
a petty fault.