Bana kalırsa o masumdur.
- I dare say he is innocent.
Onların hepsi masum çocuklar.
- They are all innocent children.
Beth, Sally'nin yalnızca suçsuz numarası yaptığını iddia etti.
- Beth argued that Sally was only pretending to be innocent.
Onun suçsuz olduğunu iddia etti.
- He maintained that he was innocent.
Sen aptal bir kız değilsin, değil mi?
- You're not an innocent girl, are you?
Tom saf saf gülümsedi.
- Tom smiled innocently.
Görünüşe rağmen, sen bir sapıksın. Ben bir sapık değilim. Ben saf ve masum bir genç kızım. Evet, evet, yok daha neler.
- Despite appearances, you're a pervert. I'm not a pervert. I'm a pure and innocent young girl. Yeah, yeah, give me a break.
Onların hepsi zararsız çocuklar.
- They are all innocent children.
The jury said he was not guilty. I knew he wouldn't have done something like that.
... innocent Americans in our movie theaters and our shopping malls ...
... She's wildly innocent and beautiful, and she only cares ...