Tom şehirdeki en etkili kişiydi.
- Tom was the most influential person in town.
Rousseau çılgın ama etkiliydi; Hume aklı başında ama hiç bir takipçisi yoktu.
- Rousseau was mad but influential; Hume was sane but had no followers.
Tom'un nüfuzlu yerlerde arkadaşları vardır.
- Tom has friends in influential places.
Tom o kadar nüfuzlu değil.
- Tom isn't that influential.