O, ailesinden ayrı yaşıyor.
- He lives apart from his family.
O, ebeveynlerinden ayrı yaşıyor.
- He lives apart from his parents.
Elektrikli cihazları parçalarına ayırmayı seviyor.
- He likes to take electric devices apart.
O, bir saati parçalara ayırdı.
- He took apart a watch.
Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.
- Apart from Barack Obama, all US presidents were white.
Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.
- Apart from his parents, no one knows him very well.
Birçok kitap için, kapaklar çok uzaktadır.
- For many books, the covers are too far apart.
Tom çalıştığı yerden çok uzakta olmayan bir daire bulmalı.
- Tom needs to find an apartment not too far from where he works.
Şeyler parça parça oluyor.
- Things are coming apart.
to take a piece of machinery apart.