in the same way as that; similar to that

listen to the pronunciation of in the same way as that; similar to that
Английский Язык - Турецкий язык
ile aynı şekilde, yani benzer
in the way
engelleyen
in the way
engelleyici
like that
bunun gibi

Bunun gibi bir şey yapmalıyız. - We should make something like that.

Bunun gibi hikayeler beni büyülüyor. - Stories like that fascinate me.

like that
öyle

Ben asla öyle bir şey söylemezdim. - I'd never say something like that.

Ben asla öyle bir şey söylemezdim. - I would never say anything like that.

like that
o şekilde

Patrona o şekilde karşı çıkman bayağı büyük cesaretti. - It was pretty ballsy of you to stand up to the boss like that.

Bana o şekilde karşılık verme. - Don't talk back to me like that.

like that
şöyle
like that
böyle

Senin böyle bir şey yapman alışılmadık bir durum. - It's unusual for you to do something like that.

Bütün öğretmenler böyle davranmaz. - Not all teachers behave like that.

the same way
aynı şekilde

Herkes aynı şekilde düşünüyor. - Everyone thinks the same way.

Bir sürü insan Tom'un hissettiği aynı şekilde hissediyor. - A lot of people feel the same way Tom does.

Английский Язык - Английский Язык
like that
in the way
obstructing, blocking, or hindering

I really wanted a clear photo of the president, but all the journalists were in the way.

in the way
impeding, obstructing, blocking, disturbing, interfering
in the same way as that; similar to that

    Расстановка переносов

    in the same way as that; si·mi·lar to that

    Произношение

Избранное