Bunun gibi bir şey yapmalıyız.
- We should make something like that.
Bunun gibi hikayeler beni büyülüyor.
- Stories like that fascinate me.
Ben asla öyle bir şey söylemezdim.
- I'd never say something like that.
Ben asla öyle bir şey söylemezdim.
- I would never say anything like that.
Patrona o şekilde karşı çıkman bayağı büyük cesaretti.
- It was pretty ballsy of you to stand up to the boss like that.
Bana o şekilde karşılık verme.
- Don't talk back to me like that.
Senin böyle bir şey yapman alışılmadık bir durum.
- It's unusual for you to do something like that.
Bütün öğretmenler böyle davranmaz.
- Not all teachers behave like that.
Herkes aynı şekilde düşünüyor.
- Everyone thinks the same way.
Bir sürü insan Tom'un hissettiği aynı şekilde hissediyor.
- A lot of people feel the same way Tom does.
I really wanted a clear photo of the president, but all the journalists were in the way.