Tom'un konuşma şekli benim sinirlerimi bozuyor.
- Tom's way of speaking gets on my nerves.
On iki çift kranial sinir vardır.
- There are twelve pairs of cranial nerves.
Beni görmezden gelmeye cüret etmelisin.
- You must have some nerve to ignore _me_.
Sormadan arabamı almaya cüret etti.
- He had the nerve to take my car without asking.