in the habit of

listen to the pronunciation of in the habit of
Английский Язык - Турецкий язык
alışkanlık olarak
used to
alışkın olmak
used to
öğür
used to
-ardı
used to
alışık olmak
be in the habit of
alışkanlığında olmak
used to
yapardı

O, arkadaşlarına karşı zorbalık yapardı. - He used to bully his friends.

Bir üniversite öğrencisi iken öyle yapardın. - You used to do so when you were a university student.

used to
kullan

Twitter'ı kullanırdım, fakat sonra onu sıkıcı biraz buldum, bu yüzden onu kullanmayı durdurdum. - I used to use Twitter, but then found it a bit boring, so I stopped using it.

O, onun makaleyi yazmak için kullandığı bilgisayardır. - That's the computer he used to write the article.

used to
ederdi

Robert hafta sonlarında dükkânda babasına yardım ederdi. - Robert used to help his father in the store on weekends.

Mary, Tom'la evlenmeyi hayal ederdi. - Mary used to dream about marrying Tom.

used to
geçmiş zamanda yapılan
used to
alışık

Bu ısıya alışık değilim. - I'm not used to this heat.

Herkesin önünde konuşmalar yapmaya alışık değilim. - I'm not used to making speeches in public.

used to
alışkın

Erken kalkmaya alışkınım. - I'm used to keeping early hours.

Yalnız yaşamaya alışkın. - She is used to living alone.

Английский Язык - Английский Язык
used to
in the habit of

    Расстановка переносов

    in the hab·it of

    Турецкое произношение

    în dhi häbıt ıv

    Произношение

    /ən ᴛʜē ˈhabət əv/ /ɪn ðiː ˈhæbət əv/
Избранное