Her zaman Tom ve Mary'nin sonunda evleneceklerini düşündüm.
- I always thought that Tom and Mary would eventually get married.
Tom sonunda hoşlandığı bir iş buldu.
- Tom eventually found a job that he liked.
Polis en sonunda Tom'u yakaladı.
- The police eventually arrested Tom.
Fadıl en sonunda İslam'a geçti.
- Fadil eventually converted to Islam.
Sonuçta çalışkan kişi başarır.
- In the end, the diligent person succeeds.
Sonuçta, o kadar da kötü değil.
- In the end, it's not that bad.
Tom sonuç olarak yapmasını istediğimiz her şeyi yaptı.
- Tom eventually did everything we asked him to do.
Nihayet evlendi onunla.
- He eventually married her.
Sekiz ay sonra, nihayet gene kızlarla çıkmaya başladı.
- After eight months, he eventually started dating girls again.
Sonunda, Almanlar geri çekilmeye zorlandı.
- In the end, the Germans were forced to withdraw.
O sonunda İngiltere'ye geri döndü.
- She went back to England in the end.
Tom'un sonuçta Mary'ye elmas bir yüzük alması için yeterli parası olmalıydı.
- Tom should eventually have enough money to buy Mary a diamond ring.
Sonuçta her şeyi bana anlatacaksın.
- You'll tell me everything eventually.
Neticede hepimiz öleceğiz.
- We all die in the end.
It had taken nine years from the evening that Truman first showed up with a pie plate at her mother's door, but his dogged perseverance eventually won him the hand of his boyhood Sunday school crush.
... serves the end user very well. ...
... is we have to do, as the president mentioned towards the end of his remarks there, which ...