Proje tamamlamak için 2000 adam-sat gerektiriyor.
- The project will require 2000 man-hours to complete.
En kısa sürede onu tamamlamak zorundayım.
- I have to complete it as soon as possible.
Hepsi bununla tamamlandı.
- All is completed with this.
Tamamen işine dalmıştı.
- He was completely absorbed in his work.
Prosedür doğru ve eksiksiz yürütülmelidir.
- The procedure must be executed correctly and completely.
Sami polislere eksiksiz bir sahte hikaye anlattı.
- Sami told cops a complete fake story.
Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Numarayı tamamıyle unuttum.
- I completely forgot the number.
Binanın iskeleti artık tamamlandı.
- The frame of the building is now complete.
İş yarım saatten az bir sürede tamamlandı.
- The work was completed in under half an hour.
Onu uzun zaman önce tamamlamalıydın.
- You should have completed it long ago.
Yeni davranış kurallarını ihlâl etmekten yakalanan gençler seyahat özgürlüğü haklarını kaybedecekler, ve bu hakkı geri almak için parasız toplum işini tamamlamak zorunda kalacaklar.
- Youths who are caught violating the new rules on behaviour will lose their right to free travel, and will have to complete unpaid community work to earn it back.
Ben gelmeden önce iş tamamlanmıştı.
- The work had been completed before I arrived.
Albüm önümüzdeki Temmuz ayına kadar tamamlanmış olacak.
- The album will have been completed by next July.