in love

listen to the pronunciation of in love
Английский Язык - Турецкий язык
aşık

Genç çift çok kısa sürede birbirlerine âşık oldu. - The young couple fell in love with each other very soon.

Arkadaşının erkek kardeşine âşık oldu. - She fell in love with her friend's brother.

aşık olmuş

Tom ona umutsuzca âşık olmuştu. - Tom had fallen desperately in love with her.

O, ona zaten âşık olmuştu. - She was already in love with him.

gönül çekmek
başı dumanlı
sevdalı
Âşık olmuş, âşık. "He iş in love with her."
aşıksın
tutulmuş
be in love
aşık olmak

Âşık olmak için çok gençsin. - You are too young to be in love.

İstediğim bir kız arkadaş değil, ben sadece aşık olmak istiyorum. - It's not that I want a girlfriend, I just want to be in love.

be in love
gönül çekmek
be in love
aşk yaşamak
enamoured
hayran
in love with
gönlü olmak
in love with
tutulmak
enamored
aşık
enamoured
(of/with ile) düşkün
smitten
aşık

O senin annene deli gibi aşık oldu. - He was smitten with your mother.

Dan hemen Linda'ya aşık oldu. - Dan was immediately smitten with Linda.

smitten
{f} vur

Dan hemen Linda'ya vuruldu. - Dan was immediately smitten with Linda.

O senin annene vurulmuş. - He was smitten with your mother.

smitten
kapılmış
to be in love
aşık olmak
ın love
sevgi
enamoured
{s} tutkun
enamoured
{s} aşık
in love with
müptela
smitten
abayı yakmış

Gao Dao genellikle gerçekten tatlı ama o, kız arkadaşının önünde tamamen abayı yakmış görünüyor. - Gao Dao is usually really suave, but he seems completely smitten in front of his girlfriend.

smitten
etkilenmiş
smitten
vurulmuş

O senin annene vurulmuş. - He was smitten with your mother.

smitten
rahatsız
smitten
çarp
smitten
yakalanmış
smitten
f., bak. smite
smitten
çarpılmış
to be in love
gönül çekmek
Английский Язык - Английский Язык
(followed by with) enamored (of a person, etc)

Romeo was in love with Juliet.

(followed by with) very fond (of an idea, etc)

I'm not exactly in love with the idea of having to start again from scratch.

enamored

Isn't it nice to see two people in love?.

enamoured
smitten
marked by foolish or unreasoning fondness; "she was crazy about him"; "gaga over the rock group's new album"; "he was infatuated with her"
fond of, having strong feelings of affection
limerent
in love with
See in love
in love

    Расстановка переносов

    in Love

    Турецкое произношение

    în lʌv

    Синонимы

    enamoured, enamored

    Произношение

    /ən ˈləv/ /ɪn ˈlʌv/

    Общие Словосочетания

    in love with

    Видео

    ... but just relocated to Austin, and I love it there. ...
    ... I love those East Coast girls because they have ...
Избранное