Evimin önünde bir göl var.
- There is a lake in front of my house.
Evimin önünde bir postahane var.
- There is a post office in front of my house.
Sıkıntılı günlere karşı biraz para biriktirmelisiniz.
- You should save some money against a rainy day.
Eğer Allah bizimleyse, sonra kim bize karşı çıkabilir?
- If God is with us, then who can be against us?
O, sözleşmeye aykırıdır.
- That's against the contract.
Google Translate, Ubuntu Çevirileri için yeterince iyi değildir. Ayrıca bu, Ubuntu ilkesine de aykırıdır.
- Google Translate is not good enough for Ubuntu Translations. Furthermore, this is against Ubuntu policy.
Yen dolar karşısında yüzde 10 değer kazandı.
- The yen appreciated 10 percent against the dollar.
Yen dolar karşısında hâlâ düşük.
- The yen is still low against the dollar.
Tom genelde tüm gün bilgisayarının karşısında oturur.
- Tom often sits in front of his computer all day.
Televizyonun karşısında uyudum.
- I slept in front of the TV.
Bahçe, evin önündedir.
- The garden is in front of the house.
Araba, binanın önüne park edildi.
- The car is parked in front of the building.
Nükleer savaşa karşı olmak için kuantum fiziğinde bir doktoraya ihtiyacın yok.
- You don't need a PhD in quantum physics to be against nuclear war.
Araba, binanın önüne park edildi.
- The car is parked in front of the building.
Tom Mary'nin önüne koyduğu şeyi yer.
- Tom eats anything Mary puts in front of him.
O, tam önümde oturdu.
- He sat right in front of me.
İki erkek çocuğu önümde durdu.
- Two boys stood in front of me.
Both parties met in front of the Castle, the torch-bearers numbering nearly one hundred.
Not in front of the children!.
Several people are in front of me in line. The woman next in front of me is older, probably in her fifties.