Onun gelme ihtimaline karşı hazır olsan iyi olur.
- You had better be ready in case he comes.
Geç kalma ihtimaline karşın acele et.
- Make haste in case you are late.
Gelemediği takdirde, onun yerini almak zorunda kalacaksınız.
- You'll have to take his place in case he can't come.
Yangın olduğu takdirde bu butona bas!
- Push this button in case of fire!
Beni aramak istersin diye telefonumu bırakacağım.
- I'll leave my number in case you want to call me.
Yağmur yağmaya başlar diye yanına bir şemsiye al.
- Take an umbrella with you in case it begins to rain.
Yangın durumunda bu camı kır.
- Break this glass in case of fire.
Yangın durumunda, 119'u çevir.
- In case of fire, dial 119.
In case of emergency, break glass.
... They're convinced that they approach every case the same. ...