Ancak Lucy evinden ayrılmak üzereydi.
- However, Lucy is about to leave her home.
Ancak, onun kız arkadaşı bencil ve neredeyse Brian hakkında hiç endişelenmez.
- However, his girlfriend is selfish and hardly worries about Brian.
Her halükârda istisnalar vardır.
- There are exceptions, however.
Orada olacağım. Ama geç kalabilirim.
- I'll be there. However, I might be late.
Cümle doğru ama onu farklı bir biçimde ifade edebilirdim.
- The sentence is correct, however, I would word it differently.
Konser kısaydı. Hâlbuki, çok iyiydi.
- The concert was short. However, it was very good.
Tom Mary'ye bir hoşça kal öpücüğü vermek istedi ama Mary geri çekildi.
- Tom wanted to give Mary a goodbye kiss. However, she backed away.
Tom Mary'den hoşlanmıyor. Ama onun ondan hoşlanıp hoşlanmadığı özellikle onun umurunda değil.
- Tom doesn't like Mary. However, she doesn't particularly care whether he likes her or not.
Her nasılsa, Japon lisem hakkında en fazla fark ettiğim şey öğrenciler tarafından öğretmenlerine gösterilen büyük saygıydı.
- What I most noticed about my Japanese high school, however, was the great respect shown by students toward their teachers.
Her nasılsa, Japon lisem hakkında en fazla fark ettiğim şey öğrenciler tarafından öğretmenlerine gösterilen büyük saygıydı.
- What I most noticed about my Japanese high school, however, was the great respect shown by students toward their teachers.
Nasıl gidersek gidelim, yediye kadar oraya varmalıyız.
- However we go, we must get there by seven.
Yine de, fikrine katılamıyorum.
- I can't, however, agree with your opinion.
Yine de, senden benim yapmış olduğum hatalara düşmemeni rica ediyorum.
- However, I ask you not to make the same mistakes that I did.