Her halükarda seni ilgilendirmez.
- In any case, it's no business of yours.
Her halükarda çok geç.
- In any case, it's too late.
Her halukârda endişelenmene gerek yok.
- In any case, you don't need to worry.
Her halukârda ebeveynlerine itaat etsen iyi olur.
- In any case you had better obey your parents.
Her durumda, ben zaten tamamen size affettim.
- In any case, I've already entirely forgiven you.
Ne olursa olsun, makaleyi yazmayı bitirdim.
- In any case, I've finished writing the article.
Ne olursa olsun, yarın trene yetişin.
- In any case, catch the train tomorrow.
Yağmur yağma ihtimaline karşı ceketini al.
- Take your coat in case it rains.
Geç kalma ihtimaline karşın acele et.
- Make haste in case you are late.
Gelemediği takdirde, onun yerini almak zorunda kalacaksınız.
- You'll have to take his place in case he can't come.
Yangın olduğu takdirde bu butona bas!
- Push this button in case of fire!
Birisi içeri girmeye çalışır diye kapıyı kilitledim.
- I locked the door, in case someone tried to get in.
Beni aramak istersin diye telefonumu bırakacağım.
- I'll leave my number in case you want to call me.
Yangın durumunda bu camı kır.
- Break this glass in case of fire.
Yangın durumunda, 119'u çevir.
- In case of fire, dial 119.
They've only been married a very few weeks, whether or not.
In case of emergency, break glass.
... media in any case. ...