in addition to; as an accessory to:

listen to the pronunciation of in addition to; as an accessory to:
Английский Язык - Турецкий язык

Определение in addition to; as an accessory to: в Английский Язык Турецкий язык словарь

with
{e} ile

Bilim yaş ile otomatik olarak gelmez. - Wisdom does not automatically come with age.

Bir mektubu kurşun kalem ile yazmamalısın. - You must not write a letter with a pencil.

with
yanında

Yanında bozuk para var mı? - Do you have small change with you?

O her gün şemsiyesini yanında taşır. - He carries his umbrella about with him every day.

with
yanına

Herkese karşı kaba davranamazsın ve sonsuza dek onun yanına kalacağını bekleyemezsin. - You can not be rude to everyone and expect to get away with it forever.

Gözleri kapalı olarak onun yanına oturdu. - She sat next him with her eyes closed.

with
-in lehinde
with
canlı

Cumartesi günü benimle bir oyunun canlı performansını görmek ister misin? - Would you like to see a live performance of a play with me Saturday?

O, arkadaş canlısı kahverengi gözlerle bana gülümsedi. - She smiled at me with friendly brown eyes.

with
uyanık
with
ile beraber

Tom Mary ile beraber çıkmamı öneren kişiydi. - Tom was the one who suggested that I go out with Mary.

Boston'a Mary ile beraber giden kişi Tom'dur. - Tom is the one who went to Boston with Mary.

with
-i olan
with
-e karşın
with
-den yana
with
-e karşı
with
-e rağmen
with
sayesinde

Yeteneğin sayesinde çok para kazanabilmelisin. - With your talent, you should be able to make a lot of money.

Yardımın sayesinde başarabildim. - With your help, I could succeed.

with
nedeniyle

Hastalık nedeniyle ödevimde erkek kardeşime yardım ettirmek zorunda kaldım. - I had to have my brother help me with my homework due to illness.

Tom grip nedeniyle hastalandı. - Tom came down with the flu.

with
geri

O bir hafta içinde geri dönecek. - She will be back within a week.

Bence herkes biraz pişmanlık ile kendi çocukluğuna geri bakar. - I think everyone looks back on their childhood with some regret.

with
ile beraber/birlikte, ile: She's living with her aunt. Teyzesiyle beraber oturuyor. Will you come with us? Bizimle gelir misin? Wisdom
with
-li
with
(İnşaat) ile, birlikte
with
edat
Английский Язык - Английский Язык
with

She owns a motorcycle with a sidecar.

in addition to; as an accessory to:
Избранное