Tom kuşkuyla Mary'ye baktı.
- Tom stared at Mary suspiciously.
Yabancıya kuşkuyla baktı.
- She eyed the stranger suspiciously.
Tom bana şüpheyle baktı.
- Tom looked at me suspiciously.
Tom şüpheyle davranıyordu.
- Tom has been behaving suspiciously.
Bir bakıma uzun boyunlu ve dişsiz çok büyük çenesi olan dev dinozorlar gibi şu görüntüler ortaya çıktı.
- Those shadows appeared in a way like giant dinosaurs, with a long neck and a very big jaw without teeth.
Paris bir bakıma dünyanın merkezidir.
- Paris is the center of the world, in a way.
She was behaving very suspiciously.