Tüm bu mallar ağır biçimde vergilendiriliyor.
- All these goods are heavily taxed.
Benim karaciğerim ağır biçimde hasar görmüştür.
- My liver is heavily damaged.
Çok yağmur yağdı ve dolayısıyla beyzbol maçı iptal edildi.
- It rained heavily, and consequently the baseball game was called off.
Dün çok yağmur yağdı.
- It rained heavily yesterday.
Bill, babasının aşırı derecede sigara içmesinden nefret ediyor.
- Bill hates that his father smokes heavily.
Şirketimizin geleceği tehlikede. Son birkaç yıldır aşırı derecede borçluyuz.
- The future of our company is at stake. We have been heavily in the red for the last couple of years.
Ağır şekilde sakinleşmiştim.
- I was heavily sedated.
Bina yangında ağır şekilde hasar gördü.
- The building was heavily damaged by fire.
Ne kadar şiddetle kar yağarsa yağsın gitmek zorundayım.
- No matter how heavily it snows, I have to leave.
Otobüs yukarı ve aşağı şiddetle sarstı.
- The bus rocked heavily up and down.