Özenle hazırladığım konuşmamı yaptım.
- I gave my carefully prepared speech.
Oğlunu övdüğümde çok dikkatlice dinledi.
- She listened very carefully when I praised her son.
Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.
- The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give.
Tom belgeleri dikkatle inceledi.
- Tom looked over the documents carefully.
Ben onu dikkatle dinlemeye çalıştım.
- I tried to listen to him carefully.
Onu itinayla ambulansa kaldırdılar.
- They lifted him carefully into the ambulance.
Bir bakıma, Susie anneme benziyor.
- In a way, Susie seems like my mother.
Sizin fikirleriniz bir bakıma doğru.
- Your opinions are right in a way.