immoral, not good, bad

listen to the pronunciation of immoral, not good, bad
Английский Язык - Турецкий язык

Определение immoral, not good, bad в Английский Язык Турецкий язык словарь

wrong
yanlış

Ebeveynler çocuklarına yalan söylemenin yanlış bir şey olduğunu öğretirler. - Parents teach their children that it's wrong to lie.

Korkarım yanlış bir numara çevirdiniz. - I'm afraid you have dialed a wrong number.

wrong
{i} haksızlık

Ben sana ne zaman haksızlık ettim? - When have I ever wronged you?

Ona haksızlık ettiğimi düşünüyor. - She thinks that I wronged her.

wrong
{i} yanlış yol

Ülke yanlış yolda ilerliyor. - The country is headed on the wrong track.

Matem tutmak için doğru ya da yanlış yol yoktur. - There's no right or wrong way to grieve.

wrong
kanuna aykırı fiil
wrong
(Askeri) HATALI; YANLIŞ: "Son yayınınız hatalıydı; bunun doğru şekli ---dır" anlamına gelen bir ön kelime
wrong
yalancı
wrong
sakıncalı
wrong
kötülük etmek
wrong
gerçeğe uymayan
wrong
haksızlık etmek

Bizi ona haksızlık etmekle suçladı. - He accused us of wronging him.

wrong
ters

Tom yatağın ters tarafından kalktı ve bütün gün suratsızdı. - Tom got up on the wrong side of the bed and has been grouchy all day.

Bu sabah yatağın ters tarafından kalkmışsın gibi görünüyor. - It seems like you got up on the wrong side of the bed this morning.

wrong
ahlakdışı
wrong
{s} 1. yanlış, gerçeğe uymayan: He gave the wrong answer. Yanlış cevap verdi. We're on the wrong road. Yanlış yoldayız. We boarded the wrong
wrong
{s} uygunsuz
wrong
kusur

Kusura bakmayın ama, anlattıklarınızın hiçbir önemi yok. - Don't take this the wrong way, but what you have related doesn't matter.

Onda fiziksel olarak hiçbir kusur yok. - There's nothing physically wrong with him.

wrong
fena surette
wrong
{f} günahına girmek
wrong
zulüm
wrong
{f} eziyet etmek
wrong
(isim) haksızlık, hata, suç, yanlış yol
Английский Язык - Английский Язык
wrong
immoral, not good, bad
Избранное