Ben her zaman kardeşlere sahip olmanın nasıl bir şey olduğunu hep merak ettim.
- I've always wondered what it'd be like to have siblings.
O hep soluk görünüyor.
- She always looks pale.
Tom ve ben hep kavga ederiz.
- Tom and I fight all the time.
Bugün hava harika fakat bu günlerde hep yağmur yağdı.
- The weather today is great, but lately it's been raining all the time.
Her zaman dürüst olmak kolay değildir.
- To be always honest is not easy.
Bill her zaman dürüsttür.
- Bill is always honest.
Daima sözlüğünü el altında bulundur.
- Always have your dictionary close at hand.
Daima doğruyu söyledim.
- I've always told the truth.
O her zaman orada kaldı.
- He stayed there all the time.
Bill her zaman dürüsttür.
- Bill is honest all the time.
Sürekli burnumu temizlemek zorundayım.
- I have to blow my nose all the time.
John sürekli hatalar yapıyordu.
- John was making mistakes all the time.