O tekrar tekrar kapıyı çaldı, ama cevap yoktu.
- He knocked at the door again and again, but there was no answer.
Tekrar tekrar denedim.
- I tried again and again.
Tom devamlı olarak pasta yiyor.
- Tom continually eats cake.
O, ona defalarca vurdu.
- She hit him again and again.
Bu kitap defalarca okumaya değer.
- This book is worth reading again and again.
O sürekli olarak para kalmadığından şikayet ediyordu.
- She complained continually that there was no money left.
Eğer evren yıldızlarla doluysa, neden onların ışığı sürekli olarak tüm evreni aydınlatmıyor?
- If the universe is full of stars, why doesn't their light continually light up the entire sky?
O sürekli olarak para kalmadığından şikayet ediyordu.
- She complained continually that there was no money left.
Ben sürekli olarak pazara giderim.
- I continually go to the market.
Tom devamlı olarak pasta yiyor.
- Tom continually eats cake.
I like to eyeball my ingredients, mostly because I don't feel like washing my measuring cups over and over.
- Ich koche gern nach Gefühl, hauptsächlich, weil ich keine Lust darauf habe, meine Messbecher immer wieder zu spülen.
He read the article over and over again.
- Er las den Artikel immer wieder.