Eski ofis daha az aydınlatılmıştı.
- The old office was less illuminated.
Meydan parlak ışıklarla aydınlatıldı.
- The square was illuminated by bright lights.
Ayin sırasında binlerce mum kiliseyi aydınlattı.
- Thousands of candles illuminated the church during the ceremony.
Karanlık alanları aydınlatmak için bir el feneri kullanırım.
- I use a flashlight to illuminate dark areas.
Karanlık alanları aydınlatmak için bir el feneri kullanırım.
- I use a flashlight to illuminate dark areas.
Gün ışığı ortalığı aydınlatır, acılar da ruhu.
- Sun lights the landscape, pain illuminates the soul.
Meydan parlak ışıklarla aydınlatıldı.
- The square was illuminated by bright lights.