What changes the world is communication, not information.
- Dünyayı değiştiren bilgi değil iletişimdir.
To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
- Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
She'd like him to get in touch with her as soon as possible.
- O, onun mümkün olan en kısa sürede onunla iletişim kurmasını istiyor.
Keep in touch with me.
- Benimle iletişimi koparmayın.
Social relationships influence conversations.
- Sosyal ilişkiler iletişimi etkiler.
The setting influences the conversation.
- Ortam iletişimi etkiler.
Tom has a good command of French.
- Tom'un iyi bir Fransızca iletişimi var.
He has a good command of English.
- O, iyi derecede İngilizce iletişimine sahiptir.
The rocket put a communications satellite into orbit.
- Roket yörüngeye bir iletişim uydusu koydu.
I've severed communications.
- Ben iletişimi kestim.
We use words in order to communicate.
- Kelimeleri iletişim kurmak için kullanırız.
We use words to communicate.
- İletişim kurmak için sözcükler kullanırız.
Never believe the mass media.
- Kitle iletişim araçlarına asla inanma.
Never trust the mass media.
- Kitle iletişim araçlarına asla güvenme.
They monitored the enemy's radio communications.
- Düşmanın telsiz iletişimlerini izlediler.
Newspapers, television, and radio are called the mass media.
- Gazeteler,televizyon ve radyo kitle iletişim araçları olarak adlandırılır.
Never believe the mass media.
- Kitle iletişim araçlarına asla inanma.
Newspapers, television, and radio are called the mass media.
- Gazeteler,televizyon ve radyo kitle iletişim araçları olarak adlandırılır.
On behalf of the government, the mass media are abused.
- Hükümet adına, kitle iletişim araçları istismar edilmektedir.