ikna edilen

listen to the pronunciation of ikna edilen
Турецкий язык - Английский Язык
persuaded
Prevailed upon; influenced by argument or entreaty; convinced
past of persuade
ikna et
convince

He convinced his daughter to not marry Tom. - O, Tom'la evlenmemesi için kızını ikna etti.

If my parents punished me for something I didn't do, I would tell them the truth and try to convince them of my innocence. - Eğer yapmadığım bir şey için ailem beni cezalandırdıysa , onlara doğruları söylerdim ve benim masumiyetle ilgili onları ikna etmeye çalışırdım.

ikna et
persuade

I figure that there is no point in trying to persuade him. - Onu ikna etmeye çalışmanın faydası olmadığını düşünüyorum.

The salesperson persuaded her to buy the dress. - Satış elemanı elbiseyi alması için onu ikna etti.

ikna et
talk into
ikna et
brought around
ikna et
{f} jolly
ikna et
induce
ikna et
{f} persuaded

Tom persuaded the store manager to give him back his money. - Tom, mağaza müdürünü parasını ona geri vermesi için ikna etti.

I persuaded him to go to the party. - Onu partiye gitmeye ikna ettim.

ikna et
bring around
ikna et
overpersuade
ikna et
talkinto
ikna et
bringaround
ikna et
broughtaround
ikna et
convincing

I had trouble convincing Tom not to leave. - Tom'u gitmemeye ikna etme sorunum vardı.

I had trouble convincing Tom to help. - Tom'u yardım etmeye ikna etme sorunum vardı.

ikna et
talk#into
ikna et
convinced

The evidence convinced us of his innocence. - Kanıt bizi onun masumluğuna ikna etti.

Tom convinced Mary that John was innocent. - Tom, John'un masum olduğu konusunda Mary'yi ikna etti.

ikna edilen
Избранное