ikincisi

listen to the pronunciation of ikincisi
Турецкий язык - Английский Язык
latter

Health is above wealth, for the former is more important than the latter. - Sağlık zenginliğin üstündedir, zira birincisi ikincisinden daha önemlidir.

The French and the English like drinking, but the latter prefer beer whereas the former go in for red wine. - Fransızlar ve İngilizler içki içmeyi severler ama birincisi kırmızı şarap için içeriye girerken ikincisi birayı tercih eder.

second one

Among these views, the second one is of importance. - Bu görüşler arasında ikincisi önemlidir.

ikinci
second

His second son married and settled down. - Onun ikinci oğlu evlendi ve yuva kurdu.

Mumbai is the most populous city in India and the second most populous city in the world. - Bombay, Hindistan'ın en çok nüfusa sahip şehridir ve dünyadaki ikinci en çok nüfusa sahip şehirdir.

ikinci
vice
ikinci
(Ticaret) sub
ikinci
(Askeri) metacenter
ikinci
under-
ikinci
extra
ikinci
(Bilgisayar) second place

Our friend finished the race in second place. - Arkadaşımız yarışı ikinci sırada bitirdi.

In the first place, it's too expensive, and in the second place, I don't like it. - İlk olarak çok pahalı, ikinci olaraksa onu beğenmiyorum.

ikinci
deux
ikinci
sub-
ikinci
collateral
ikinci
to second
ikinci
(yarış) runner up
ikinci
second; secondary; second
ikinci
deutero
ikinci
secondary

Telescopes have a primary and a secondary mirror. - Teleskopların birincil ve ikincil aynası vardır.

This problem is only of secondary importance. - Bu problem sadece ikincil derecede önemli.

ikinci
the second; the second person; the second one: son sınıfın ikincisi the salutatorian. İ
ikinci
vice-, sub-
ikinci
secondo
ikinci
sec

Osaka is the second largest city of Japan. - Osaka, Japonya'nın ikinci en büyük şehridir.

Muiriel is the second member of Tatoeba. - Muiriel, Tatoeba'nın ikinci üyesidir.

ikinci
side
ikinci
2nd
ikinci
runner up
yarış ikincisi
runner up
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение ikincisi в Турецкий язык Турецкий язык словарь

ikinci
Birinciden sonra gelen kimse veya nesne
ikinci
Sırada önem bakımından birinciden sonra gelen: "Tevfik'in alçak gönüllü, hep ikinci planda kalma olgunluğundaki pişekârlığı Dümbüllü'ye sanatını en iyi değerlendirme olanağını sağlardı."- H. Taner
ikinci
Yeni, bir başka
ikinci
Birinciden sonra gelen kimse veya nesne: "İhtiyarın iki çocuğundan birini öldürdüler... İkincisini de öldürmeye kalktılar."- R. N. Güntekin
ikinci
Değer ve kalitece birinciden sonra gelen: "Evde pişirip yedikleri çikolatanın kalitesi ikinci idi."- S. F. Abasıyanık
ikinci
Sırada önem bakımından birinciden sonra gelen
ikinci
Değer ve kalitece birinciden sonra gelen
ikinci
İki sayısının sıra sıfatı
ikinci
sani
ikinci
tali
İkinci
(Osmanlı Dönemi) SANİ
ikincisi
Избранное