I've done everything that needed to be done.
- Yapılmasına ihtiyaç duyulan her şeyi yaptım.
What is needed is more time.
- İhtiyaç duyulan şey daha fazla zaman.
They were needed in South America.
- Güney Amerika'da onlara ihtiyaç duyuldu.
The families of the factory workers need schools, hospitals, and stores, so more people come to live in the area to provide these services, and thus a city grows.
- Fabrika işçilerinin aileleri okul, hastane ve mağazalara ihtiyaç duyar; böylece bu hizmetleri sağlayacak daha fazla insan yaşamak için bu bölgeye gelir ve de bir şehir oluşur.
I suddenly needed a car.
- Aniden bir arabaya ihtiyaç duydum.
My mother gave me all the love I needed.
- Annem bana ihtiyaç duyduğum tüm sevgiyi verdi.