Tom called on Mary to express his sympathy.
- Tom sempatisini ifade etmek için Mary'yi aradı.
I'd like to express my gratitude.
- Minnettarlığımı ifade etmek istiyorum.
When I use a word, Humpty Dumpty said, it means just what I choose it to mean - neither more nor less.
- Bir kelime kullandığımda,Humpty Dumpty ifade etmek için tam benim seçtiğimi o ifade ediyor-ne daha fazla ne daha az dedi.
You are at liberty to state your own views.
- Kendi görüşlerinizi ifade etmekte özgürsünüz.
Expressing your feelings is not a sign of weakness.
- Duygularını ifade etmek, zayıflık belirtisi değildir.
It's hard for me to express ideas through words.
- Benim için düşünceleri sözcükler aracılığıyla ifade etmek zordur.
When I use a word, Humpty Dumpty said, it means just what I choose it to mean - neither more nor less.
- Bir kelime kullandığımda,Humpty Dumpty ifade etmek için tam benim seçtiğimi o ifade ediyor-ne daha fazla ne daha az dedi.
Words fail me in expressing my emotion.
- Duygularımı ifade etmeye kelimeler aciz kalır.
My fluency is sufficient for many situations, but not for expressing my — often contradictory — emotions.
- Benim akıcılığım birçok durum için yeterlidir, fakat genellikle çelişkili durumlarımı ifade etmek için değil.
My fluency is sufficient for many situations, but not for expressing my — often contradictory — emotions.
- Benim akıcılığım birçok durum için yeterlidir, fakat genellikle çelişkili durumlarımı ifade etmek için değil.
She is backward in expressing her opinion.
- O, fikrini ifade etmede geri kalmış.
Her smile expressed her thanks.
- Onun gülümsemesi onun teşekkürlerini ifade etti.
He expressed himself very well in English.
- O, İngilizce olarak kendini çok iyi ifade etti.
He expressed himself very well in English.
- O, İngilizce olarak kendini çok iyi ifade etti.
Being deeply thankful, he tried to express his thanks.
- Derinden minnettar olduğu için, teşekkürlerini ifade etmeye çalıştı.