Sami was looking for some stability.
- Sami biraz istikrar arıyordu.
The stability of Chinese economy is substantially overestimated.
- Çin ekonomisinin istikrarı büyük ölçüde abartılmıştır.
Tom is going steady with Mary.
- Tom Mary ile istikrarlı gidecek.
Jack and Betty have been going steady for a month.
- Jack ve Betty bir aydır istikrarlı olarak gitmektedirler.
Bu mücadele kararlılıkla devam edecek.
- Bu mücadele istikrarla sürecek.
Kararlılıkla her şeyi başarırız.
- İstikrarla her şeye muvaffak oluruz.