Tom readily admits his mistakes.
- Tom hatalarını isteyerek kabul eder.
Far from hesitating, she willingly offered to help me.
- Tereddütten uzak, isteyerek bana yardım etmeyi önerdi.
Tom did it willingly.
- Tom onu isteyerek yaptı.
Far from hesitating, she willingly offered to help me.
- Tereddütten uzak, isteyerek bana yardım etmeyi önerdi.
Tom has willingly done everything we've asked him to do.
- Tom yapmasını istediğimiz her şeyi isteyerek yaptı.
Would you like some coffee?
- Biraz kahve ister misin?
You may choose what you like.
- İstediğinizi seçebilirsiniz.
I am sorry, but I cannot meet your requirement.
- Üzgünüm ama isteğinizi yerine getiremem.
Is there anything else you require?
- İstediğin başka bir şey var mı?
Did you request a new desk?
- Yeni bir masa istediniz mi?
A map is available upon request.
- İstek üzerine bir harita mevcuttur.
I would like to but I have a required course tonight.
- İsterim ama bu gece gerekli bir kursum var.
Reservations are required.
- Rezervasyon isteniyor.
Tom requested my assistance.
- Tom yardımımı istedi.
Tom has requested my assistance.
- Tom yardımımı istedi.
I have some cravings.
- Benim bazı isteklerim var.
I don't want to identify myself with that group.
- Bu grupla kendimi tanıtmak istemiyorum.
Do you want to come with us?
- Bizimle gelmek ister misiniz?
Why didn't Tom call for help?
- Tom neden yardım istemedi?
Tom decided to call for help.
- Tom yardım istemeye karar verdi.
He was willing to care for that cat.
- O,o kediye bakmak için istekliydi.
I assume you are willing to take the risk.
- Riski almaya istekli olduğunuzu varsayıyorum.
Dan desired to kill Linda.
- Dan Linda'yı öldürmek istedi.
Your English composition leaves almost nothing to be desired.
- Senin ingilizce kompozisyonun neredeyse istenecek bir şey bırakmıyor.