Denial would have been useless.
- İnkâr etmek yararsız olacaktı.
The police didn't believe his denial.
- Polisler onun inkarına inanmadı.
There is no denying that English is the most widely spoken language in the world.
- Dünyada İngilizce'nin en yaygın şekilde konuşulan dil olduğunu inkar etmek yok.
There is no denying that she is very efficient.
- Onun çok verimli olduğunu inkar etmek yok.
I think that's undeniable.
- Onun inkâr edilemez olduğunu düşünüyorum.
The fact that they came here is undeniable.
- Onların buraya geldiği gerçeği inkar edilemez.
Even today, his theory remains practically irrefutable.
- Bugün bile onun teorisi neredeyse inkar edilemez olarak kalmaya devam etmektedir.