There's a scratch here. Could you give me a discount?
- Burada bir çizik var. Bana indirim yapar mısınız?
If you request a further discount, we suggest changing the terms of payment.
- Daha fazla bir indirim talep ederseniz, ödeme koşullarını değiştirmeyi öneririz.
It's not about cost reduction.
- Bu, maliyet indirimi ile ilgili değil.
We would ask you to give us a price reduction of 5%.
- Bize %5'lik bir fiyat indirimi vermenizi istiyoruz.
My cat ate a part of the rebate check.
- Kedim, indirim çekinin bir parçasını yedi.
I went to a sale with my mother yesterday and kept hounding her to buy me a dress.
- Dün, annemle birlikte indirimli satışa gittim ve bana bir elbise alması için onu kışkırtmayı sürdürdüm.
Apples were on sale today.
- Elmalar bugün indirimli.
Today, we're selling that at twenty-five percent off our usual price.
- Bugün normal fiyatımızdan yüzde yirmi beş indirimle satıyoruz.
It was 30% off during the sale.
- O satış boyunca yüzde 30 indirimdeydi.
What's the deductible on your insurance?
- Senin sigortanda indirimli nedir?
This insurance has a high deductible.
- Bu sigortanın yüksek bir indirimi var.
Advertisements for discounts and sales constantly arrive on Tom's mobile phone.
- İndirimler ve satışlarla ilgili ilanlar sürekli olarak Tom'un cep telefonuna geliyor.
The Republicans want more tax cuts for the rich.
- Cumhuriyetçiler, zenginler için daha fazla vergi indirimi istiyor.
The Government are considering tax cuts.
- Hükümet, vergi indirimlerini düşünüyor.
The tax agent allowed the deduction.
- Vergi ajanı indirime izin verdi.