i̇kinci

listen to the pronunciation of i̇kinci
Турецкий язык - Английский Язык

Определение i̇kinci в Турецкий язык Английский Язык словарь

ikinci
second

Doctors refused to perform a second operation. - Doktorlar ikinci operasyonu uygulamayı reddettiler.

Osaka is the second largest city of Japan. - Osaka, Japonya'nın ikinci en büyük şehridir.

ikinci el
secondhand

I will never buy clothes secondhand. - Asla ikinci el bir elbise satın almam.

We only have secondhand information of the coup. - Darbeyle ilgili sadece ikinci el bilgiye sahibiz.

ikinci
vice
ikinci
(Ticaret) sub
ikinci
(Askeri) metacenter
ikinci
under-
ikinci
extra
ikinci
(Bilgisayar) second place

Tom ended in second place. - Tom ikinci sırada bitirdi.

In the first place, it's too expensive, and in the second place, I don't like it. - İlk olarak çok pahalı, ikinci olaraksa onu beğenmiyorum.

ikinci
deux
ikinci
sub-
ikinci
collateral
ikinci
(yarış) runner up
ikinci
second; secondary; second
ikinci
deutero
ikinci
secondary

This problem is only of secondary importance. - Bu problem sadece ikincil derecede önemli.

There are three primary colours and nine secondary colours for a total of twelve colours. - On iki rengin bir toplamı için üç ana renk ve dokuz ikinci derecede renk vardır.

ikinci
the second; the second person; the second one: son sınıfın ikincisi the salutatorian. İ
ikinci
vice-, sub-
ikinci kânun obs
January
ikinci dereceli
secondary
ikinci yaşam
second life
on ikinci
twelfth

The old church on the hill dates back to the twelfth century. - Tepenin üstündeki eski kilise on ikinci yüzyıla kadar uzanmaktadır.

üniversitede ikinci branş
minor
ikinci (yarışta)
runner up
ikinci ad
(Bilgisayar) middle name
ikinci adı
(Bilgisayar) middle
ikinci adım
second step
ikinci başkan
(Ticaret) vice president
ikinci bir
another
ikinci büyük
the second biggest
ikinci büyük
the second largest
ikinci darbe
(Askeri) second strike
ikinci derece
quadratic

Some quartic equations can be easily decomposed into quadratics. - Bazı dördüncü dereceden denklemler kolayca ikinci dereceden denklemlere ayrıştırılabilir.

ikinci derece
(Ticaret) lower
ikinci derecede
subsidiary
ikinci derecede
(Ticaret) petty
ikinci derecede
(Teknik,Ticaret) secondary

There are three primary colours and nine secondary colours for a total of twelve colours. - On iki rengin bir toplamı için üç ana renk ve dokuz ikinci derecede renk vardır.

ikinci derecede
(Kanun) accessory
ikinci derecede
second-degree
ikinci derecede
lower
ikinci derecede
secondarily
ikinci derecede
non-essential
ikinci derecede
(Kanun) consequent
ikinci derecede
subordinate
ikinci derecede
one-horse
ikinci derecede olan
incidental
ikinci derecede olan
second-rate
ikinci derecede olan
side
ikinci derecede olan
inferior
ikinci devre
(Spor) second half
ikinci dönem
second period
ikinci dönem
(Eğitim) second semester
ikinci dönem
(Ticaret) second term
ikinci dünya
(Ticaret) second world
ikinci el
(deyim) hand-me-down
ikinci elden
(Ticaret) second hand
ikinci form
second form
ikinci gelen
runner up
ikinci görüş
(Pisikoloji, Ruhbilim) second opinion
ikinci imza
(Ticaret) counter signature
ikinci kalite
second-rate
ikinci kopya
duplicate
ikinci kuşak
second generation
ikinci mevki
back seat
ikinci müdür
(Ticaret) submanager
ikinci mühendis
(Askeri) second engineer
ikinci negatif
dupe
ikinci nüsha
duplicate
ikinci olarak
in the second place

In the first place, it's too expensive, and in the second place, I don't like it. - İlk olarak çok pahalı, ikinci olaraksa onu beğenmiyorum.

In the first place, the women have more free time than men. In the second place, they have fewer things to worry about than men. - İlk olarak, kadınların erkeklerden daha fazla boş vakitleri var. İkinci olarak, onlar erkeklerden daha az endişelenecek şeylere sahipler.

ikinci olarak
secondarily
ikinci pilot
(Askeri) second pilot
ikinci plan
second plan
ikinci planda
in the background
ikinci pres
additional press
ikinci sahne
(Bilgisayar) act two
ikinci soru
second question
ikinci sürüm
(Bilgisayar) second edition
ikinci süvari
(Askeri) mate
ikinci süvari
(Askeri) first mate
ikinci süvari
(Askeri) first officer
ikinci sınıf
cabin class
ikinci ulak
(Tıp) second messenger
ikinci y
(Bilgisayar) second y
ikinci yol
bypass
ikinci yol
relief road
ikinci çarkçı
(Askeri) assistant engineer
ikinci örnek
second example
ikinci şans
second chance
otuz ikinci
thirty second
yirmi ikinci
twenty-second

Today is my little brother's twenty-second birthday. - Bugün küçük erkek kardeşimin yirmi ikinci yaş günü.

yirmi-ikinci
twenty-second
yunan alfabesinin ikinci harfi
(Ticaret) beta
yılın ikinci ayı
february
ikinci
to second
ikinci dünya savaşı
Second world war, world war the second, WW II
ikinci el araba
secondhand car
ikinci el piyasası
(Ekonomi) Secondary market
ikinci ferik
second ferric
ikinci takım
second team
ikinci zar
second membrane
ikinci çağ
The second era
ikinci öğrenim
(In Turkey) Evening education
ikinciler
runners up
tevratin ikinci kitabmin ismi
The Torah is the second kitabmin name
Eski ahitte geçen ikinci derecedeki peygamber
Hosea
Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesine Ek İkinci Protokol, 1978
(Hukuk) Second Additional Protocol to the European Convention on Extradition, 1978
borsa ikinci pazarı
(Ticaret) junior market
borsa ikinci piyasa
(Ticaret) junior market
davacının ikinci cevabına cevap yazısı
surrejoinder
davalının ikinci cevabı
rebutter
dengeyi sağlamak için yapılan ikinci hareket
remise
hicri yılın ikinci ayı
safar
ikinci
secondo
ikinci
sec

Doctors refused to perform a second operation. - Doktorlar ikinci operasyonu uygulamayı reddettiler.

Mumbai is the most populous city in India and the second most populous city in the world. - Bombay, Hindistan'ın en çok nüfusa sahip şehridir ve dünyadaki ikinci en çok nüfusa sahip şehirdir.

ikinci
side
ikinci
2nd
ikinci
runner up
ikinci Dünya Savaşı
the Second World War, World War II
ikinci adres
stamping ground
ikinci altı
(Spor) second six
ikinci an
second moment
ikinci ana
4th hand
ikinci anneden olan çocuk
child of a second venter
ikinci aralık
(Bilgisayar) second range
ikinci bahsedilen şey
latter
ikinci başlık
subtitle
ikinci bodrum
(İnşaat) subbasement
ikinci branş olarak almak
minor in
ikinci bölge
(Politika, Siyaset) second region
ikinci defa çıkan ot
rowen
ikinci denetleme
revisal
ikinci derece denklemi
quadratic equation
ikinci derece statüsü olan
associate
ikinci derecede
by
ikinci derecede ana madde
(Askeri) major secondary item
ikinci derecede ana malzeme
(Askeri) major secondary item
ikinci derecede borç
(Ticaret) subordinated debt
ikinci derecede borç
(Ticaret) secondary obligation
ikinci derecede delil
(Kanun) indirect evidence
ikinci derecede delil
(Kanun) circumstantial evidence
ikinci derecede hazır ihtiyat
(Askeri) standby reserve
ikinci derecede ipotek
(Kanun,Ticaret) second mortgage
ikinci derecede ipotek
(Ticaret) junior mortgage
ikinci derecede kalan olaylar dizisi
underplot
ikinci derecede kanıt
circumstantial evidence
ikinci derecede madde
(Askeri) secondary item
ikinci derecede mevzuat
(Kanun) statutory instrument
ikinci derecede olma durumu
lowliness
ikinci derecede olmak
(deyim) play second fiddle
ikinci derecede rol oynamak
play second fiddle
ikinci derecede rol oynayan
second fiddle
ikinci derecede teminat
(Ticaret) junior security
ikinci derecede yanıklar
second degree burns
ikinci derecede yenilik
(Ticaret) minor innovation
ikinci derecede önemli konu
(Kanun) collateral issue
ikinci derecede önemli olarak
circumstantially
ikinci derecede önemli olma
subordination
ikinci dereceden
quadratic

Some quartic equations can be easily decomposed into quadratics. - Bazı dördüncü dereceden denklemler kolayca ikinci dereceden denklemlere ayrıştırılabilir.

ikinci dereceden cinayet
second degree murder
ikinci dereceden denklem
quadratic
ikinci dereceden denklem
quadratic equation
ikinci dereceden denklem
equation of the second degree, quadratic equation
ikinci dereceden şey
adjunct
ikinci dereceli
second
ikinci dize
second line
ikinci dize
(Bilgisayar) second string
ikinci durum
(Pisikoloji, Ruhbilim) second state
ikinci düzeltme
(dizgi) revisal
ikinci el
hand me down
ikinci el kiracı
sublessee
ikinci elden
secondhand
ikinci elden
second-hand
ikinci elek
(Gıda) black wire
ikinci en iyi
second-best
ikinci evlenmeye ait
digamous
ikinci evler
second homes
ikinci evlilik
deuterogamy
ikinci gelmek
come second
ikinci gelmek
come in second
ikinci gelmek/olmak
to come in second (in a race)
ikinci görüntünün yayılması; standart alet kalkışı
(Askeri) secondary imagery dissemination; standard instrument departure
ikinci hakim
puisne judge
ikinci hakim
puisne
ikinci hamur kâğıt
a lightly glazed paper
ikinci hata
second failure
ikinci hata
second error
ikinci hata
second mistake
ikinci imza
countersignature
ikinci iyelik
(Dilbilim) second possessive
ikinci işte çalışan kimse
moonlighter
ikinci işte çalışma
moonlighting
ikinci işte çalışmak
double
ikinci kademe
(Çevre) secondary stage
ikinci kalite
second quality, second-rate
ikinci kalite
second-class
ikinci kalite mal
seconds
ikinci kanal
second channel
ikinci kap
(Otomotiv) secondary container
ikinci kaptan
(Askeri) second officer
ikinci kaptan
mate
ikinci kaptan
(Askeri) first male
ikinci kaptan
first mate
ikinci kat boya
second coat of paint
ikinci kez evlenen insanlar
remarried people
ikinci kez evlenen kimse
digamist
ikinci kez evlenmiş
married for the second time
ikinci kez gebe kalan kadın
(Tıp) secundigravida
ikinci kiracı
(Ticaret) subtenant
ikinci kişi
second person
ikinci kişi gram
the second person
ikinci kişilik
alter ego
ikinci kredi
(Ticaret) subordinated loan
ikinci kuşak bilgisayar
second generation computer
ikinci lig
minor league
ikinci lig
bush league
ikinci mahsul
rowen
ikinci mahsul
aftergrowth
ikinci meclis
(Politika, Siyaset) second chamber
ikinci meclis
(Politika, Siyaset) second chambers
ikinci mevki
second class
ikinci mevki/sınıf
1. second-class. 2. the second-class section (in a boat, train, airplane)
Турецкий язык - Турецкий язык
(Osmanlı Dönemi) SANİ
ikinci
Birinciden sonra gelen kimse veya nesne
ikinci
Sırada önem bakımından birinciden sonra gelen: "Tevfik'in alçak gönüllü, hep ikinci planda kalma olgunluğundaki pişekârlığı Dümbüllü'ye sanatını en iyi değerlendirme olanağını sağlardı."- H. Taner
ikinci
Yeni, bir başka
ikinci
Birinciden sonra gelen kimse veya nesne: "İhtiyarın iki çocuğundan birini öldürdüler... İkincisini de öldürmeye kalktılar."- R. N. Güntekin
ikinci
Değer ve kalitece birinciden sonra gelen: "Evde pişirip yedikleri çikolatanın kalitesi ikinci idi."- S. F. Abasıyanık
ikinci
Sırada önem bakımından birinciden sonra gelen
ikinci
Değer ve kalitece birinciden sonra gelen
ikinci
İki sayısının sıra sıfatı
ikinci meşrutiyet
(Tarih) İkinci Meşrutiyet Devri: Osmanlı Anayasasının, 29 yıl askıda kaldıktan sonra, 24 Temmuz 1908'de yeniden ilan edilmesiyle başlayan ve 5 Kasım 1922'de Osmanlı Devleti'nin tasfiyesiyle sona eren dönem. Birinci Meşrutiyet resmen hiç sona ermemiş ve anayasa değişmemiş olduğu için, bazı tarihçiler tarafından, bir tek Meşrutiyet döneminin ikinci faslı olarak da değerlendirilir
ikinci
sani
ikinci
tali
ikinci el
Kullanılmış, elden düşme
ikinci ferik
Tümgeneral
ikinci teşrin
Kasım ayı
ikinci yarı
Futbol oyununda iki devreden sonuncusu
ikinci zaman
İlk zaman olan paleozoyik ile üçüncü zaman arasındaki jeoloji ile zaman birimi, mezozoyik
ikinci zar
Bitkilerde tohumu örten zarların dıştan ikincisi
İkinci Çağ
Yeryüzünün yaklaşık yüz elli milyon yıllık çağı, mezozoik
i̇kinci
Избранное