Her statement was false.
- Onun ifadesi düzmeceydi.
She acknowledged that my statement was true.
- O, benim ifademin gerçek olduğunu kabul etti.
To raise one's name in later generations and thereby glorify one's parents, this is the greatest expression of filial piety.
- Birinin adını daha sonraki kuşaklarda yükseltmek ve böylece birinin ebeveynlerini övmek, bu anne babaya saygının en büyük ifadesidir.
I was confused by her expression.
- Onun ifadesi tarafından kafam karıştı.
I would like to express our thanks on behalf of my colleagues.
- İş arkadaşlarım adına teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum.
I'd like to express my gratitude.
- Minnettarlığımı ifade etmek istiyorum.
I admit, my wording is a bit direct.
- İfademin biraz doğrudan olduğunu itiraf ediyorum.
I have to think about it. I'll try to find another wording.
- Düşünmek zorundayım. Başka bir ifade tarzı bulmayı deneyeceğim.
Sami's testimony was extremely moving.
- Sami'nin ifadesi son derece dokunaklıydı.
Sami's testimony was powerful.
- Sami'nin ifadesi güçlüydü.
Please feel free to express yourself.
- Lütfen kendinizi ifade etmekten çekinmeyin.
Express yourself as you please!
- İstediğiniz gibi kendinizi ifade edin.
There was a scornful note in his voice.
- Sesinde küçümseyen bir ifade vardı.
Look up the phrase in your dictionary.
- İfadeye sözlüğünüzden bakın.
The phrase is meant to insult people.
- İfade insanlara hakaret etmek anlamına gelir.
Sami's testimony was extremely important.
- Sami'nin ifadesi son derece önemliydi.
I cannot express enough the importance of grammatical accuracy.
- Gramer doğruluğunun önemini yeterince ifade edemem.
The evidence corresponds to his previous statement.
- Kanıt, bir önceki ifadeye karşılık gelir.
Layla entered the courtroom to testify.
- Leyla ifade vermek için mahkeme salonuna girdi.
Sami was there to testify against Layla.
- Sami, Leyla'ya karşı ifade vermek için oradaydı.
When I use a word, Humpty Dumpty said, it means just what I choose it to mean - neither more nor less.
- Bir kelime kullandığımda,Humpty Dumpty ifade etmek için tam benim seçtiğimi o ifade ediyor-ne daha fazla ne daha az dedi.
Expressing your feelings is not a sign of weakness.
- Duygularını ifade etmek, zayıflık belirtisi değildir.
Men sometimes perceive expressing emotions as a sign of weakness.
- Erkekler duyguları ifade etmeyi bazen bir zayıflık işareti olarak algılarlar.
There was a scornful note in his voice.
- Sesinde küçümseyen bir ifade vardı.
I have to think about it. I'll try to find another wording.
- Düşünmek zorundayım. Başka bir ifade tarzı bulmayı deneyeceğim.