I think it's disgusting.
- Bunun iğrenç olduğunu düşünüyorum.
That attitude of his is quite disgusting.
- Onun bu tutumu oldukça iğrençtir.
What a hideous-looking couch.
- Ne iğrenç görünümlü bir kanepe.
Some things get more hideous, when you clean them.
- Bazı şeyler onları temizlediğin zaman daha iğrenç olur.
The dirty clothes left a foul odor in the air of the locker room.
- Kirli giysiler soyunma odasının havasında iğrenç bir koku bıraktı.
We must get rid of this foul garbage right away.
- Bu iğrenç çöpten hemen kurtulmalıyız.
Death, in whatever form, is repulsive.
- Ölüm, hangi biçimde olursa olsun, iğrençtir.
Smoking is a repulsive habit.
- Sigara içmek iğrenç bir alışkanlıktır.
Wisdom and goodness to the vile seem vile.
- Alçak için bilgelik ve iyilik iğrenç görünüyor.
It's morally repugnant.
- Bu ahlaken iğrençtir.
You filthy beast, get out of here!
- Seni iğrenç canavar, buradan defol!
My roommate is so disgusting.
- Oda arkadaşım çok iğrenç.
That attitude of his is quite disgusting.
- Onun bu tutumu oldukça iğrençtir.
You saved all your baby teeth in this matchbox? That's gross!
- Bütün bebek dişlerini bu kibrit kutusunda biriktirdin mi? Bu iğrenç!
Rat whiskers are gross.
- Sıçan bıyıkları iğrençtir.
It looks yucky to me.
- O benim için iğrenç görünüyor.
It looks really yucky.
- O gerçekten iğrenç görünüyor.
You're really revolting!
- Sen gerçekten iğrençsin!
I can't believe that Tom said such hateful things about Mary.
- Tom'un Mary hakkında böylesine iğrenç şeyler söylediğine inanamıyorum.
He tells dirty jokes even to children.
- Çocuklara bile iğrenç fıkralar anlatır.
Tom told some dirty jokes.
- Tom bazı iğrenç fıkralar anlattı.
She's nasty and mean.
- O, iğrenç ve pintidir.
He is not such a nasty fellow as you think.
- O, sandığın gibi iğrenç adam değil.
I'm afraid of cockroaches, because they are disgusting and ugly.
- Hamam böceklerinden korkuyorum çünkü onlar iğrenç ve çirkinler.
His jokes are offensive.
- Onun şakaları iğrenç.
Your jokes were offensive.
- Tom'un fıkraları iğrenç.
Spoiling an ending is a heinous crime against humanity.
- Sonu berbat etmek, insanlığa karşı iğrenç bir suçtur.
Sami committed a heinous crime.
- Sami iğrenç bir suç işledi.
Ana's boyfriend is so cloying. He's always trying to kiss her and hold her hand.
- Ana'nın erkek arkadaşı çok iğrenç. O her zaman onu öpmeye ve onun elini tutmaya çalışıyor.
Spiders are loathsome little creatures.
- Örümcekler iğrenç küçük yaratıklardır.
War is a loathsome business.
- Savaş iğrenç bir iştir.
I heard that footprints of an abominable snowman were found in the Himalayan mountains.
- İğrenç bir kardan adamın ayak izlerinin Himalaya dağlarında bulunduğunu duydum.
I heard that they found the footprints of an abominable snowman in the Himalayas.
- İğrenç bir kardan adamın ayak izlerini Himalayalarda bulduklarını duydum.
Such an idea is abhorrent to her.
- Böyle bir fikir onun için iğrenç.
You filthy beast, get out of here!
- Seni iğrenç canavar, buradan defol!
I wish I could say this was shocking.
- Keşke bunun iğrenç olduğunu söyleyebilsem.
It looks really yucky.
- O gerçekten iğrenç görünüyor.
It looks yucky to me.
- O benim için iğrenç görünüyor.
Do people ever accuse you of being obnoxious?
- İnsanlar seni hiç iğrenç olmakla suçluyorlar mı?
Lawyers and real estate agents are rich or obnoxious.
- Avukatlar ve emlakçılar zengin veya iğrençler.
It made me feel lousy.
- Bu beni iğrenç hissettirdi.
I'm feeling nauseous.
- Ben iğrenç hissediyorum.
Tom is looking a little nauseous.
- Tom biraz iğrenç görünüyor.
A putrid smell came up out of the hole in the ground.
- Yerdeki delikten iğrenç bir koku çıktı.
Such an idea is abhorrent to her.
- Böyle bir fikir onun için iğrenç.