We don't have time to process all this data.
- Tüm bu verileri işlemek için zamanımız yok.
You had just enough time to drive to Boston and commit the murder.
- Araçla Boston'a gitmek ve cinayeti işlemek için yeterli zamanın vardı.
Dan was accused of committing a murder.
- Dan bir cinayet işlemekle suçlandı.
I intend to hammer this idea into the student's heads.
- Ben bu fikri öğrencilerin kafalarına işlemek niyetindeyim.
Dan was accused of committing a murder.
- Dan bir cinayet işlemekle suçlandı.
Layla was charged with conspiracy to commit murder.
- Leyla cinayet işlemek için komplo kurmakla suçlanıyordu.
He had to commit crime because he was starving.
- O açlıktan öldüğü için suç işlemek zorunda kaldı.
I want to get that process going.
- O işleme başlamak istiyorum.
We don't have time to process all this data.
- Tüm bu verileri işlemek için zamanımız yok.
Some English adverbs function as adjectives.
- Bazı İngilizce zarflar sıfat olarak işlevini yerine getirir.
Sami manipulated Layla to do his dirty work.
- Sami, Leyla'yı kirli işlerini yapması için yönlendirdi.
Sami manipulated Layla to do his dirty work.
- Sami, Leyla'yı kirli işlerini yapması için yönlendirdi.
Two more food processing plants closed down this month.
- Bu ay iki tane daha gıda işleme tesisi kapatıldı.
I will buy you a new word processor.
- Ben sana yeni bir kelime işlemci satın alacağım.
We eat more processed food than natural food.
- Doğal gıdalardan çok işlenmiş gıdalar yiyoruz.
They cultivated the land.
- Onlar toprağı işlediler.
They cultivated the land.
- Onlar toprağı işlediler.
They say Zen cultivates our mind.
- Zen'in aklımızı işlediğini söylüyorlar.
The customer is responsible for bank transfer processing fees. We thank you for your understanding.
- Müşteri banka havalesi işlem ücretlerinden sorumludur. Anlayışınız için size teşekkür ederiz.
Two more food processing plants closed down this month.
- Bu ay iki tane daha gıda işleme tesisi kapatıldı.
Tom can't handle this job on his own.
- Tom tek başına bu işle başa çıkamaz.
Your car handles easily.
- Senin araban kolayca işler.
Hah, your 'forbidden magics' aren't going to work with me!
- Hah, senin 'yasak büyüler'in bana karşı işlemeyecek!
We have to give the plan a chance to work.
- İşlemesi için plana bir şans vermek zorundayız.
Tom wore a Christmas sweater embroidered with reindeer.
- Tom ren geyiği ile işlemeli bir Noel kazağı giydi.