işitmemek

listen to the pronunciation of işitmemek
Турецкий язык - Английский Язык
(neg. form of işitmek ) not to hear
işit
hear

He sat in the front so as to be able to hear. - İşitebilmek için önde oturdu.

Hearing this song after so long really brings back the old times. - Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor.

işit
{f} hearing

I paid twenty thousand yen for this hearing aid. - Ben bu işitme cihazı için 20.000 yen ödedim.

Leave your message after hearing the beep. - Bip sesini işittikten sonra mesajınızı bırakın.

ağızından çıkanı/çıkan sözü kulağı duymamak/işitmemek
not to realize what one is saying, to (get angry and) explode
işitmemek
Избранное