I need three markers.
- Üç tane işaretleyiciye ihtiyacım var.
Tom doesn't understand social cues.
- Tom sosyal işaretleri anlamıyor.
We must pay attention to traffic signals.
- Trafik işaretlerine dikkat etmeliyiz.
The policeman signaled me to stop.
- Polis durmam için işaret etti.
The answer was marked wrong.
- Cevap yanlış işaretlendi.
He put a mark on the page.
- O, sayfaya bir işaret koydu.
What does this sign mean?
- Bu işaret ne anlama geliyor?
Thunder has been explained scientifically, and people no longer believe it is a sign that the gods are angry with them, so thunder, too, is a little less frightening.
- Gök gürültüsü bilimsel olarak açıklanmıştır, ve insanlar onun tanrıların insanlara kızgın olduğunun bir işareti olduğuna artık inanmıyorlar, bu yüzden gök gürültüsü de biraz daha az korkutucudur.
Tom gestured Mary to go ahead.
- Tom Mary'nin önde gitmesi için işaret etti.
Tom gestured for Mary to sit down.
- Tom Mary'nin oturması için işaret etti.
There was no indication that anything was wrong.
- Bir şeyin ters gittiğine dair hiçbir işaret yoktu.
The cursing tongue is an indication of a bad heart.
- Küfürlü dil, kötü bir kalbin işaretidir.
The old German mail carrier did not want to touch the package marked gift.
- Yaşlı Alman posta taşıyıcı hediye işaretli pakete dokunmak istemedi.
Are there any landmarks?
- Doğal sınır işaretleri var mı?
There is a fence marking the boundary between our yard and the neighbor's.
- Bizim ve komşunun avlusu arasındaki sınırı işaretlemek için bir çit vardır.
The teacher is busy marking papers.
- Öğretmen kağıtları işaretlemekle meşgul.
Tom motioned for Mary to enter.
- Tom Mary'nin girmesi için el ile işaret etti.
The patrolman motioned me to pull over.
- Kenara çekilmem için polis bana işaret etti.
The advent of the euro is the beacon for the new millennium.
- Euronun gelişi yeni binyılın işaretidir.
His index finger is smaller than his ring finger.
- Onun işaret parmağı, yüzük parmağından daha küçüktür.
He grabbed the butterfly with his thumb and index finger.
- O, başparmak ve işaret parmağıyla kelebeği yakaladı.
Tom signaled Mary with a nod.
- Tom başını sallayarak Mary'ye işaret etti
A nod is a sign of agreement.
- Bir baş sallama bir onay işaretidir.